Kuyruklu Yıldız

TEŞEKKÜRLER

Söylenene göre, birileri bizim gökyüzümüzde yürüyor, bir faytonla seyahat ediyor ya da basitçe bulutların üzerinde süzülüyor ve yeryüzündeki insanları izliyor Bazen onları gözlemliyor, bazen inceliyor, bazen de gözleri bir şekilde aynı insanların arasına inmesi gerektiği fikriyle parlıyor. İşte o zaman o, dünya yolcularından birini seçer ve ona bir fikir verir. Bu fikir önce kulağa yerleşir, sonra burna ilerleyip kaşındırır, belki biraz da kalbe iner ve eğer yeterince ısrarcıysa, düşünceyi ele geçirir ve ikna eder O zaman o fikir, bir resimde, heykelde, nesnede, yemekte, mobilyada... ya da bizi çevreleyen herhangi bir şeyde somutlaşır. Hikâyeler de böyle ortaya çıkar, bir el onları yazar, çizer ve kitabı şekillendirir, ardından matbaada ciltlenirler İşte bu hikâye de böyle doğdu. Gök yolcusunun beni bu küçük dünya yolcularının kalabalığı arasında kaybolmayayım diye kendisine bağladığı gümüş fıkır ipliği üzerinden indi. Unutulmuş hikâyeleri geri alacak birine ihtiyacı vardı ve onları bir kitaba dönüştürmek ıçın ikna etmek zorundaydı. Aynı zamanda bunu gerçekleştirebilecek, sabırlı, nazik, kararlı, becerikli ve Kuyruklu Yıldız'ın kağıt üzerinde yerini alabilmesi için gerekli olan herkesi sağladı. Benimle birlikte kuyruğuyla kendilerinin aydınlatılmasına izin veren herkese teşekkür ederim. Hâlâ pırıl pırıl parlayan Marija'ya, Maja'ya, Lidija'ya, Snježana'ya ve bu ışığı yanlarında taşıyan herkese çok teşekkürler. Kuyruklu Yıldız'ın göklerde parlamasında büyük katkısı olan vaftiz anne Ivana'ya da ayrıca minnettarım. Sevgili dostlarım, umarım sizinle daha pek çok parlak maceraya atılırız. Bu ışıkla aydınlanmaya cesaret eden tüm sizlere de teşekkür ederim, çünkü siz olmasaydınız, 'Unutuluş çoktan zafer kazanmış olurdu.